Utangaç Mesane Nedir?

Utangaç Mesane Nedir?

Prof. Dr. Tufan Tarcan, bu durumun altında yatan herhangi bir ürolojik neden olmadığını söyledi. Bu sendromun, mesane kasından, üretral sfinkterlerden ya da mesaneyi yöneten sinir sisteminin bozukluğundan kaynaklanan bir problem olmadığını belirten Prof. Dr. Tarcan, “Bu tamamen sosyal bir kaygı sendromu olarak başlıyor. Kişinin sebebi çoğu zaman anlaşılamayan kaygısından kaynaklanıyor. Buna karşın, idrarını tutmayı devamlı alışkanlık haline getiren kişilerde üriner sistemin bozulmasına yol açabiliyor” diye konuştu. Bu sendroma sahip kişilerin arkadaşlarının evinde ya da umumi tuvalette idrar yapamadıklarını söyleyen Prof. Dr. Tarcan, bu problemin hem kadınlarda hem de erkeklerde görüldüğünü belirterek “Daha hafif durumlarda kişiler idrarını yalnızken yapabilir ama yanlarında birileri varken yapamazlar. Tipik bir davranış şekli olarak ise en tenha tuvalet tercih edilir ya da erkekler özelinde ifade edersek en köşedeki pisuar tercih edilir” ifadelerini kullandı.

 ABD’de yaklaşık 20 milyon kişinin bu durumdan etkilendiğinin tahmin edildiğini söyleyen Prof. Dr. Tufan Tarcan, Türkiye’de bu konuda net bir bilginin olmadığını paylaştı. Bu sendromun çoğunlukla gizli kalabildiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, birçok insanın bu sendromla bir hekime başvurmadan baş etmeye çalıştığını belirterek “Hatta bazı hastalar, yaşadıkları rahatsızlığın normal olduğunu, herkesin böyle olduğunu  zannedebiliyor. Yani bunun bir patolojik durum olduğunun farkında olmayabiliyorlar” ifadelerini kullandı. Bu sendromun erkek çocuklarına göre kız çocuklarında daha çok görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Tarcan, “İleri yaşlarda da yine erkeklere göre kadınlarda bu sendromu daha çok görüyoruz” diye konuştu. “En azından olguların bir kısmında bu sendromun çocukluk çağından kaynaklanan bir davranışsal patoloji olduğunu düşünüyoruz” diyen Prof. Dr. Tufan Tarcan, başlangıç noktasının çocukların bezden ayrıldığı zaman olduğuna işaret etti. Çocukların bezden ayrıldıkları dönemde uygulanan cezalandırma ve korku yöntemleriyle birlikte idrar kaçırmanın utanılması gereken bir şey olduğu algısının yerleşebildiğini ve uzun süre idrar tutmanın yüceltildiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, çocukluk çağından başlayan bir seyrek idrar yapma durumunun ortaya çıkabildiğinin altını çizdi.

Geçirilen idrar yolu enfeksiyonları ya da ürogenital travmaların da bu sendroma yol açabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Tarcan, bu problem kaynağında öğrenilmiş davranış bozukluğunun yattığını belirtti. Bazı çocukların sabah uyandıklarında idrar yaptıktan sonra bütün gün okulda hiç idrarlarını yapmayarak, bütün gün idrarlarını tutarak akşam eve döndüklerini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, “Böyle bir tabloda da mesane kapasitesi büyüyor ve bu alışkanlık bütün yaşama sirayet edebiliyor” diye konuştu. Anne ve babaların, çocuklarının bezden ayrılma döneminde doğru davranışlar sergilemesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, okula başlama döneminde uygun tuvalet ortamının yaratılmasına dikkat çekerek “Çocuklara ‘Aman kızım, oğlum, tuvalete sakın gitme okulda, gel evde temiz temiz yaparsın” tavsiyesi verilmemeli” dedi. Bir erişkinin günde ortalama idrara çıkma sayısının 5 ile 7 arasında seyrettiğini söyleyen Prof. Dr. Tufan Tarcan, idrar tutmanın mesaneyi zorlamak anlamına geldiğini belirtiyor. “Düzenli sıvı alan bir kişi belli sıklıkla idrarını boşaltması gerekiyor” dedi.

Mesane kapasitesinin erişkinlerde ortalama yaklaşık 400-450 ml civarında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarcan, “Utangaç mesane sendromu olan hastalarda 1 -1.5 litreye varan, hatta daha da yüksek mesane kapasiteleri ile karşılaşabiliyoruz”diye konuştu. Bu yüksek mesane kapasitelerinin birçok ürolojik probleme yol açabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarcan, “uzun süre idrar tutma ile mesane kapasitesinde artışa paralel olarak bir aşamadan sonra mesane duyusunu ve kasılma gücünü kaybediyor. Halbuki mesanenin boşalabilmesi için öncelikle mesanenin içindeki idrarı belli bir hacimde hissedebilmesi ve mesane kasının belli bir kuvvette kasılması lazım” diye devam etti.


Bu sendromu yaşayan kişilerin idrar yapma anında mesane kasının kasılma gücünde bir azalmanın ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Tarcan, “Bunun neticesi olarak idrar yaptıktan sonra mesanede kalan idrar miktarı artabilmekte” diye konuştu. Mesanede idrar miktarının artmasının hem idrar yolu enfeksiyonu ya da mesane taşı gibi problemlerin görülme sıklığını fazlalaştırdığını belirten Prof. Dr. Tarcan, “Bunlardan çok daha önemlisi, böbrekler üzerindeki yük arttığı için böbrek yetmezliğine kadar giden bir tablo tetiklenebiliyor. Dolayısıyla utangaç mesane sendromu kesinlikle küçümsenecek bir tablo değil” diye konuştu.


Çocuklarda bezden ayrılma dönemine vurgu yapan Prof. Dr. Tufan Tarcan, “Çocuğun bezden ayrıldığı zamanlamanın çok iyi seçilmesi gerekiyor. Artık çocuğun idrarını fark ettiği dönemde bezden ayrılmalı. Bundan daha önce veya daha geç ayırmak ve hele ki burada çocuğa zorlayıcı, cezalandırıcı, korkutucu tavır takınmaktan mutlaka kaçınmak lazım” ifadelerini kullandı. Okullarda ya da kreşlerdeki tuvaletlerin mutlaka temiz olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, idrar tutmaya meyilli çocukların okuldaki öğretmenleri tarafından gün içinde idrarlarını kesinlikle 4 saatten daha fazla tutmalarının engellenmesi gerektiğinin altını çizdi. Klozete oturan çocukların ayaklarının mutlaka yere değmesi ve klozet büyüklüğünün çocuğa göre olması gerektiğini vurgulayan ve çocukların idrar yaparken dengede kalmak için ayrı bir çaba sarf etmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Tarcan,”Çünkü böyle durumlarda idrar yapmak için gevşemesi gereken pelvik taban ve bunun bir parçası olan üretral sfinkterlerin gevşememe sorunu ortaya çıkıyor. Yani pompa idrarı pompalarken vananın tam gevşememesi durumu… Bu da disfonksiyonel işeme dediğimiz tabloya yol açabiliyor. Bu tabloda tipik olarak hastalar düşük akım hızı ile kesintili ve uzun sürede idrarlarını yapıyorlar” dedi. Çocuklarının tuvalete uzun bir süre gitmediğini ve kesintili idrar yaptıklarını gözlemleyen ebeveynlerin mutlaka bir çocuk ürolojisi uzmanına başvurması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarcan, “Kabızlıkla da bu tablonun ilişkili olduğunu biliyoruz. Eğer çocukta kabızlık varsa bu da mutlaka tedavi edilmeli” dedi.

 “Utangaç mesane sendromu tamamen hastanın kaygısıyla doğru orantılı olarak artan bir durum olduğu ve pandemi döneminde de kişilerde kaygı durumu artabildiği için maalesef pandemi döneminde bu sendromun görülme sıklığının artması beklenir” diyen Prof. Dr. Tufan Tarcan ise henüz bu görüşü destekleyen bir çalışmanın olmadığını ancak özellikle pandemi döneminde Kovid korkusuyla dışarda tuvalete gitme alışkanlığının çok daha zor hale geldiğinin altını çizdi.  Kovid korkusuyla kişilerin daha çok evlerinde tuvalete  girmeyi tercih eder hale  geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Tufan Tarcan, “Ancak bunlar, dışarı çıkan, sosyal yaşamını ya da iş hayatını bir ölçüde dışarda devam ettirmek zorunda kalan kişiler için geçerli. Elbette evden dışarı çıkmayan kişiler için pandemide bir artıştan söz edemeyiz” diye konuştu. Evinden dışarı çıkan kişilerin Kovid korkusuyla umumi tuvaletleri daha az kullanır hale geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarcan, “Bu da elbette utangaç mesane sendromunun şiddetini artıran bir tablo yarattı” ifadelerini kullandı. Bu rahatsızlığı yaşayanların mutlaka doğru bilgilendirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tufan Tarcan, belirgin bir anksiyete ve yüksek kaygı düzeyi olduğu takdirde mutlaka bir psikiyatrist ya da bir psikologdan yardım alınması gerektiğini vurguladı.

Utangaç mesane sendromunun tedavisinde en önemli silahın mesanenin yeniden eğitimi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tarcan, “Burada kişide belli bir sıkışma olmadan belirli saat aralıklarıyla tuvalete gidip idrarını yapması ve bunu yaparken tam olarak gevşemesi istenir. Buna mesanenin zamanlı işeme ile  yeniden eğitimi adını veriyoruz” ifadelerini kullandı. Rahatsızlığın çözümü için pelvik taban egzersizlerin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Tarcan, “Tabloya disfonkiyonel işeme eşlik ediyor ise pelvik taban egzersizleri ile idrar yapımı sırasında açılması gereken sfinkter yapılarının kontrolü ve idrar yapma anında tam olarak gevşemenin nasıl olması gerektiğini hastaya biyo “feedback” eşlikli EMG çalışmaları ile öğretiyoruz” diye konuştu.